Yirmi yedi si
Ayın yirmi beşi bugün, İki gün kaldı yirmi yedi ye, Aynı yolun yolcusu diyerek, Tek bir oda vermişler, Üç hükümlüye. Bu odanın güneşi yok, Ahmet cinayetten,ben, Namus belasına buradayım. Hüseyin'i boş verin, Bana sormayın. Rutubet içimize,biz rutubete işlemişiiz, Suç içimize,biz suçumuzu işlemişiz. Bağrımıza çentikler atıp, Kendimizi fişlemişiz. Anası ölmüş Ahmedin, Anam,der,her lafının başında. Üç çocuğun babası, Ayşesinin kocası, Bizim koğuşun çaycısı yolun sonunda. Günlük yazar Hüseyin, Kalanlar okusun diye. Yarın sabah gün ışırken asacaklar! Dua ediyor,babası bilmesin diye. Öteberisi topludur zaten, Salıncak der yağlı sicime. Bu gece göğsü hırıltılı, uyur gibi yaparken, İyi geceler ,deyişini kazıdı içimize. Yirmi altısını vuruyor ezan. Hüseyin'i götürmüşler çoktan. Ahmet ağlıyor salya sümük, Anlaşılan bir mezar var, Onun için kazılan. Ağlama Ahmedim,ağlama! Bir şafak daha var,bize yazılan. Başı dik,alnı açık,gülebilen bir veda, Koğuşun günü belli çiçeğine yakışan. Yemesen,yatmasan,ölmesen ne yazar! Damgasını yediğin ülke ne yapsın! Bir mahkumsun nihayetinde. Korkma,mezarını başka bir mahkum kazar. Ve salıncak yağlanır bize, Gün gelir gazeteler yazar, Suçlular yakalandı diye.Geri Don