Gülü Dikenli Çocuklardık
Gülü dikenli çocuklardık. Parası olanın ikitane,olmayanın birisinden kalma,siyah önlüğü ve silkmediğimiz yakalarımız vardı. Dokuz taştan sıkılınca,tilki tilki,saatin kaç oynar,hocanın saatine göre,koşar zıplar, Ezan sesi duyunca eve kaçardık. TRT yazısı bitsede,İstiklal Marşı başlasa,diye bekler, başlayınca,annelerimizi,babalarımıza şikayet ederdik, ayağa kalkmadı diye. Komşumuzun evindede,yer,içer,akranımızla kavga eder, barışır,kah yarışır,kah büyüklere sataşırdık. Bitimiz olurdu mesela,dibinden kesilen saçlarımızla dalga geçen sümüklü kızlar olurdu. Dikenli günlerdi,güller gibiydi herşey. Annenin öptüğü yer geçer,babanın kuşları herşeyi yetiştirirdi.Biz,bir şey isteyince,şakayla geçiştirirlerdi bazen. Ayın başından,sonundan bize ne! Dikenli gülmüydük,güle dikenmi,bilmem. Ama biz,çocuk,olabildik. Dizlerimizde kabuk tutan yaralardan belliydi belkide, Düşüp düşüp,kalkmayı bilen bir nesil olduğumuz. Lorel-Hardy miz vardı bizim. Görmeden yatmadığımız Adile teyzemiz vardı. Metin Oktaylarımız,Selçuk Yulalarımız,babadan kalma takımlarımız vardı. Uyumadan,sabırsızca beklenen bayram sabahlarımız. Ve sonra,bir baktık,tozlu raflara kaldırılmış,anılarımız... 31.10.2014 23:19:00Geri Don